- ağzında
- о́чень бли́зко, у ..., ря́дом
uçurumun ağzında — на краю́ про́пасти
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
uçurumun ağzında — на краю́ про́пасти
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
ağzında çalkalanmak — (bir söz, birinin) üzerinde çok konuşulmak Fakat bütün memleketin ağzında çalkalanan bu evlerin anha minha 5000 liradan fazlaya çıkmayacağı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzında bakla ıslanmamak — sır saklamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzında büyümek — (bir yiyecek) sevmediğinden veya içi almadığından yutamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzında gevelemek — (bir şeyi) açıkça söylememek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzında yaş kalmamak — bir düşüncesini bir kimseye birçok kez söylemiş olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği ağzında — zf. Korku ve heyecan dolu bir durumda Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi.. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
parmağı ağzında kalmak — şaşakalmak, şaşmak, hayret etmek Haftasına kalmadı, o sert şiş kayboldu, semirmeye başladım. Doktorların parmağı ağzında kaldı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
lafı ağzında kalmak — sözü ağzında kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözü ağzında gevelemek — lafı ağzında gevelemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözü ağzında kalmak — konuşmasını bitirememek Doktorun sözü ağzında kaldı. Sevim hanım: Hâl neresi oluyor? diye sordu. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekmek aslanın ağzında — geçim sağlayacak bir iş bulmak ve para kazanmak kolay değildir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük